NEDEN KAVGA EDİYORUZ?

İnsanlar neden kavga eder?" ‘’Neden birbirine tahammül edemezler?’’ sorusunu eminim benden başka, dünyada milyonlarca insan düşünmüştür. İnsanlar nede...

İnsanlar neden kavga eder?" ‘’Neden birbirine tahammül edemezler?’’ sorusunu eminim benden başka, dünyada milyonlarca insan düşünmüştür. İnsanlar neden kavga eder, neden anlaşamaz, neden boşanırlar? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye göre farklılıklar gösterebilir…

Son yıllarda insanların nasıl saldırganlaştığını, nasıl tahammülsüz olduğunu, hemen kavgaya tutuştuğunu, sabır, anlayış, hoş görü gibi kavramların nasıl yok olduğuna şahit oluyoruz. Egolarımızın esiri, agresif bir toplum olduk adeta…

Karşılıklı geçimsizlik neden her seviyede yayılıyor? Acaba niçin sağlıklı bir iletişim yerine hemen her adımda karşı karşıya geliniyor ve şiddetin kaynağı olan kavgaya yöneliyoruz?

Körelen duygular, eriyen değerler, yıpranan ahlak, yok olan geleneğin gölgesinde yapaylık hayata mührünü vuruyor. Anlamını kaybeden hayat, kişinin kendisi ile iletişim kusurlarına, ailede kavgaya, bir celsede boşanmalara, yeni peyda olan aileden uzaklaştırmalara, toplumsal alanda geçimsizliklere yol açıyor. Üstelik herkes de bu yapıp ettiklerinde kendini haklı görüyor. Hep; BEN, BEN, BEN der olduk…

İnsanların kavga etmelerinin en büyük nedendir iletişimsizliktir. İnsanlar anlaşılmadıkları, anlatamadıkları ve hazmedemedikleri şeyler yüzünden genelde kavga ederler.

Bu saldırganlığın, tahammülsüzlüğün…; kavgaların  en önemli nedeni ne biliyor musunuz? Anadolu İrfanının yok olmaya yüz tutması…

ÇÖZÜM İRFAN GELENEĞİNDE…

Müminin yolu da, yönü de Allah’ın yolu ve yönüdür. Ama iki asırdır Müslümanlar olarak yolumuzu ve yönümüzü kaybettik. Yanlış reçetelere ve yanlış doktorlara müracaat ediyoruz.

Bugün eğer kendimizi kaybetmiş;  başkasının hayatını yaşayan kavgacı insanlara dönüşmüşsek, o hâlde önce kendimizi Rabbimiz’in yolunda bulmamız gerekiyor. Bunun için kendini ve Rabbimizi dosdoğru tanıyan, ‘Anadolu irfân sahibi, ârif kişileri örnek almalıyız’.

Yüce dinimiz İslam, aynı zamanda bir irfan medeniyetidir.

İrfan dini hayatın görünen kısmı değil, görünmeyen; kalbi ve ruhi boyutunu ifade eder. Nitekim zahiri olarak namaz; tekbir, kıyam, kıraat, ruku, secde,  ve Kade-i ahire den ibarettir. Ama irfan geleneğinde namaz ayrıca miraçtır, vuslattır, kavuşmaktır…

Oruç, bütün organları her türlü kötülükten imsak etmek; yalan söylememek, dedikodu yapmamak, iftira atmamaktır.

Haç ise; kalbe ve mahşere yolculuktur…

Dede Korkut Oğuz namesinin başlangıcında şöyle der; “Allah Allah demeyince işler olmaz!”

Yunus Emre ise: “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil.”

İrfan sahibi olmak için ille mektep medrese gerekmez!

Şair Nabi son noktayı koyuyor; “Nadandır olup mu’teber ebna-yi / Haddi bozulup nüsha-i unuturmuş”. (Cahillik anlayışsızlık bu günün insanında pek muteber olmuş. Yazısı bozulmuş, İrfan kitabı unutulmuş)

İki yüz yıldır parçalanan İrfan geleneğimizle tekrar kucaklaşma duası ile…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Zekeriya Yıldız - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Manisa Hür Işık Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Manisa Hür Işık Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Manisa Hür Işık Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Manisa Hür Işık Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.