MANİSA KİTAP FUARI’NIN ARDINDAN

Kitap, insanı bambaşka dünyalara açan büyük bir servettir. Bu servetin tadını bir kere alanlar bir daha asla kitaba karşı kırgın, soğuk ve baygın şekilde yaklaşmaz. Kitap mahfillerinde bulunan kitap sevdalıları ise a yeni bir kitaba temas ettiklerinde bambaşka duygular içerisinde olurlar. Onun içindir ki, kitap demek sadece kabı olan ve sayfalardan ibaret duran ve kokusuyla insanı hoşnut eden bir eşya değildir. Kitap, medeniyetin yolbaşçısı olduğu gibi aynı zamanda toplumları, milletleri aydınlatan güçlü bir silahtır da. Bugün her ne kadar formu ve içeriği değişmeye başlasa da asırlardan beri bildiğimiz klasik kitap formu yerini daima koruyacaktır.

Bu koruma hali elbette ki kitap dostlarını bir araya getirmeye devam edecektir. Kokusuyla insanları mest eden bu hazine unutulabilir mi ki? Dostlukların pekişmesi için ise beraberlik ve ortak paydada buluşma hali son derece değerlidir. Kitap dostlarının bir araya geldiği organizasyonların başında da kitap fuarları gelmektedir. Şehzadeler şehri Manisa’da 2023 yılı itibariyle kitap fuarının altıncı(6.) defa düzenlenmesi ise bize önemli bir ilginin de göstergesi konumundadır.

2017 yılında henüz bir Lise talebesiyken gittiğim ilk kitap fuarında Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu gibi kuvvetli yayınevlerinden pek çok kitabı cüzi rakamlara satın aldığımı hatırlıyorum. O fiyatları hiç unutmuyorum…

Genel olarak eserlerini ucuza satan TTK Yayınları, bugün hala pek çok yayınevine kıyasla eserlerini daha ulaşılabilir fiyatlara piyasaya sunmaktadır. Hem kendi satış mağazasında hem de internet sitelerinde bu durumu rahatlıkla görebilirsiniz. Fakat gel gelelim ki, TTK ve TDK bu kitap fuarında Manisa’da bir stand açmamıştı. Onun haricinde büyük yayınevleri arasında gösterebileceğimiz Kronik Kitap, Ötüken Neşriyat, Alfa Kitap, Doğu Batı gibi yayınevlerini de fuarda görememek benim için üzücü bir durumdu. Fakat buna karşılık Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Yapı Kredi Yayınları, Timaş, Dergah gibi yayınevlerini görmek ise gerçekten güzeldi. Pek çok bahsi geçen yayınevi sınırlı ve belli başlı eserleriyle fuara geldi. Örneğin Timaş ve Dergah’a sorduğum bazı eserleri bulamadığımı ifade etmek istiyorum.  Genelde fuarlar artık indirimleriyle ya da bolca kitapları getirmeleri ile değil de yazarların şehre gelmeleriyle konuşulmaktadır. Popüler yazarların o fuara gelmesiyle birlikte okurların da fuara gelmesi ve akabinde oluşan kalabalıkların fuarı yapanlara, standda çalışanlara ve yayınevlerinin sorumlularının yüzlerini güldürdüklerini iyi bilenlerdenim. İlber Ortaylı’nın geldiğinde konferans salonunun olduğu yer taşar, kitabını basan yayınevi de son derece bahtiyar olurdu. Nasıl olmasın ki? Keza Ahmet Ümit, Buket Uzuner, Dücane Cündioğlu, Serdar Tuncer gibi popüler isimlere karşı olağanüstü bir ilgi oluşur ve saatlerce imza kuyruğu oluşur. Bu duruma defalarca kez şahit oldum.

 Ankara’da katıldığım kitap fuarında içeriye girişe cüzi bir ücret alınmakla beraber -Manisa ile kıyaslanamayacak şekilde-  fazlasıyla konuk yazar, yayınevi ve okuyucuya da misafirlik ettiklerini çok iyi hatırlıyorum. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerimizde kitaba olan ilginin aslında Türk toplumunun okuduğunu, kitapla arasının iyi olduğunu kanıtlamak açısından da değerlendirmek gereklidir. Elbette ki fuara katılan kişilerin ağırlıklı olarak şehirli, eğitim düzeyinin  Lisans seviyesinde bir eğitime sahip kişilerin çoğunluk olduğunu da ifade etmek lazım. Fakat sosyolojik açıdan gözlemlediğinizde Lise ve altı seviyede eğitime sahip olup aynı zamanda tonla kitap okuyan insanları da görmek mümkündür. Buradaki okuma faaliyetinde ise benim için temel ölçütlerden biri de okudukları eserlerdir. ‘’Ne okuyorsunuz? Hangi yazarlardan keyif alıyorsunuz?’’ sorularına pulp-fiction eserleri vermeyen kişilerin sayısının artması temennisini de bir kenara koyduktan sonra şiir, araştırma-inceleme eserlere sahip olan kişilerin standında istenilen seviyede kalabalık olmadığını fakat ticari kaygılarla yazılmış eserlerin ve yazarlarınının olağanüstü derecede okunduğunu görünce okuma alışkanlıklarının ve türlerinin giderek değiştiğini görmemek de mümkün değil.  Fuara katılan yerel yazarlarla birlikte ismi pek bilinmeyen, popüler isimlerin gölgesinde kalmış isimlerin de fuara katılması ve beklentimin üstünde bir ilgiye haiz olmaları da son derece hoşuma gitti. Manisalıların okuduğunu ve merak ettiğini de bir kez daha görmüş olduk. Dernekler ve yerel kültür organları  arasında Türkiye Yazarlar Birliği’nin yanı sıra Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin standlarını da görebilmek mümkündü. TDED standı oldukça kalabalık olmakla beraber pek çok kişinin dostça vakit geçirdiği, çay ve ikramlarla insanların dolup taştığı, her yaş grubunun olduğu coşkulu bir stand havası aldı. Dernek bünyesindeki yazarlar 24 Eylül Pazar günü  “Dijital dünyada e-debiyatı sürdürmek ve e-beveyn olmak” konulu söyleşide pek değinilmeyen ve çağımızın gerçeği olan konulara parmak bastılar. 30 Eylül Cumartesi günü Manisalı yazarlardan Deniz Erbulak,  1 Ekim Pazar günü Buket Uzuner gibi iki hanımefendinin imza programı oldu. Bunun yanı sıra Türk şiirinin güçlü kalemi Ali Lidar da fuar alanındaydı. Fuar, benim için güzel hatıralar biriktirdiğim bir on günü geride bıraktırdı. Her gün fuara gittim. Haftaiçi genelde durgun olsa öğrencilerin katılımıyla anlık canlanmalar fuara bir renk kattı.

Manisa Kitap Fuarı, iyisiyle kötüsüyle altı defa ard arda kuruluyor olması bile bence büyük bir başarıdır.  Bu başarıda emeği geçenleri kutlar ve tebrik eder, gelecek nice fuarlarda Şehzadeler şehrinin kültürel temsiliyetinin artmasını temenni ederim.