Kudüs’ün Kalbinde Paslı Bir Hançer; İSRAİL...

Filistin'de yine yangın var, şehir yanıyor, insanlar öldürülüyor, ağır silahlarla taranan halk; genç-yaşlı-çocuk, bebek ayırımı olmadan kurşunlara ve bombalara hedef olmaya devam ediyor…

Filistin'de din savaşı değil, zalim ile mazlumun savaşı var…

İsrail Devleti, 14 Mayıs 1948'de, kuruluşunu ilan ettiği günden beri sürdürdüğü Filistin’i yok etme planlarına her geçen gün bir yenisini ekliyor…

Dünyanın en yoğun nüfusuna sahip; 375 kilometrekarelik (kabaca 40 kilometreye 10 kilometre diyebileceğimiz) bir alana sıkışmış 2,5 milyona yakın insan, tamamıyla İsrail'in insafına bırakılmış durumda bugün…

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ocak 2009 tarihinde Davos Zirvesi’nde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “… Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz...” tokat gibi gerçeği bugünlerde dünyanın gözü önünde tekrarlanıyor…

Gazze’ye ölüm kusan bombalar yağdırılıyor… Bebekler katlediliyor…

Dünyanın gözü önünde şehirler adeta enkaza dönmüş…  Soykırım devam ediyor…

Türkiye, Katar ve BAE’leri yardım gemisi gönderiyor… ABD ve İngiltere ise İsrail’le destek savaş gemisi… 

İsrail polisinin 13 Ekim Cuma günü, ( geçen hafta) Kudüs’te namazdaki insanlara attığı gaz bombası ve plastik mermilerin yanında, TOMA larla LAĞIM SUYU sıkması nasıl izah edilir?.. Kudüs’ün kalbinde paslı bir hançer; İsrail…

Ben-i İsrail yoldan çıktı! Haddini aştı…

Feryadımız; Batının Nazi zulmünden kısa bir süre sonra devlet ile ödüllendirilen Yahudilerin, benzer bir zulmü Filistin halkına reva görmeleridir…

Yahudilere yapılan Nazi zulmünden söz etmeye gerek yoktur. Milyonlarca Yahudi'nin gaz odalarında, işkencelerde, insanlık dışı kamplarda öldüğü ve çoğunun fırınlarda yakılarak yok edildiği bilinmektedir.

Yahudilere yönelik vahşeti yazmaya kalemler kâfi gelmez. İnsanlık vicdanına sahip her insan da Yahudilere yönelik işlenen bunca zulmü elbette lanetleyecektir…

Gerçek olan şudur ki; Yahudilere yönelik bu vahşet ve zulümlerin hiç birisi Müslümanlar tarafından yapılmamıştır ve Müslümanların yönetiminde uygulanmamıştır…

Aksine Yahudiler, Endülüs Müslümanlarının yönetimindeki İspanya'da tarihin en huzurlu ve güvenli dönemlerini yaşadılar. Kudüs'te ise Hz. Ömer'in hilafeti döneminde barış ve güvenlik içinde oldular. Haçlı işgaline son veren ve Haçlı ordularını Filistin topraklarından çıkaran Selahaddin Eyyubi döneminde de altın çağlarını yaşadılar. Müslüman ve Hristiyanlarla birlikte…

Osmanlı Devleti, bu topraklara yerleşmek üzere gelen Yahudilere izin vermiş ve güven içinde yaşamalarına imkân tanımıştır. Aynı hoşgörü ve desteği Türkiye Cumhuriyeti devletinde de görüyoruz…

Bize düşen de; bir din tercihi veya ideolojik bir tercih yapmak değil, zalim ile mazlum arasında bir tercih yapmaktır!.. İşgalcilerle direnenler arasında tercih yapmaktır!..

İsrail'e öfkemiz Yahudi oldukları için değil, işgalci, yayılmacı, katil ve zalim olduğu içindir…

“O halde zulüm ve baskı kalmayıncaya ve Allah'ın hükmü/adaleti egemen oluncaya kadar onlarla savaşınız. Vazgeçerlerse siz de vazgeçiniz; zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.”

(Bakara/2:193)

VESSELAM!!