MERHAMETTEN MARAZ MI DOĞAR ?!.

Çok şükür Cumhuriyetimizin 100.yılını yaşayabiliyoruz. Bu bizlere nasip oldu. Tam 5 yıldır katıldığım büyü taarruz bisiklet turunda: Kurtuluş savaşı a...

Çok şükür Cumhuriyetimizin 100.yılını yaşayabiliyoruz. Bu bizlere nasip oldu. Tam 5 yıldır katıldığım büyü taarruz bisiklet turunda: Kurtuluş savaşı alanlarını ve şehitliklerimizi ziyaret etmiş, yaşanılanları, yerlerinde dinlemek, kimseleri kalmamış şehitlerimizi yad etmek, tören yapmak, dua edebilmek muhteşemdi. 5 yılda aynı yerler, aynı gerçek öykülerdi dinlediğimiz ama duygularımız hep tavan yaptı. Geleli 1.5 ayı geçti ben hala dağlarda o şehitliklerdeyim desem yalan olmaz.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve onunla omuz omuza savaşan, şehit düşen, tüm vatanseverlerimizi saygı, hürmet ve dualarla anıyorken, ülkemin nice 100 yıllarının cumhuriyet içerisinde kutlamasını temenni ediyorum.
Bu hafta vesile olma yolunda çok acı bir tecrübe yaşadım. Benim gibi vesile olmakta yarışan ,zaman zaman birbirimize destek verdiğimiz bir esnaf arkadaşım aradı. Konuşamıyordu bile. Salihli'ye 1.5 ay kadar önce gelen, 6 çocuklu bir depremzede ailenin, çok zor durumda olduğunu anlatıp “abla ne olur git- gör sen elinden geleni yaparsın, biliyorum” deyince onu kırmadım çıkıp gittim Salihli'nin bir kenar mahallesine.
Baba memleketine cenazeye gitmiş, anne evde idi küçük oğluyla. Bahçeli, yıkılmak üzere olan eski bir ev. Girişte mutfak ki, hiçbir şey yok(Kap kacak, bardak vs) sağındaki 6-7 m2.lik bir oda içerisinde 2 yorgan 2 battaniye eski divan yastıkları yığılı, eski bir buzdolabı(arızalı idi) mutfakta çamaşır makinesi (çalışmıyor)var. Sokağa bakan 9 m2.lik bir odada, yanları kırık dökük 2 çekyat, yerde eski bir halı. Yerde duvara dayalı, eski tüplü bir tv. 1.5 ayda bu yoklar arasında var olmaya çalışan bir aile. İzin isteyip, evin durumunu görüntüledim. 2-15 yaş arası 6 çocuk. 4 tanesi öğrenci. Yaşadıkları ilden sırf bu çocukların okula gidebilmesi için gelmişler. İyide yapmışlar. Çocuklar okuluna devam ediyor.
O yoklar arasında, var olma savaşı olan annenin, sabrına hayran kaldım. Elimden geleni yapacaktım. Videoyu durumu anlatan bir yazı ile watsaap durum ve facebookta paylaştım. Her zamanki gibi, duyarlı canlar yazmaya başladılar. Yorgun ama umutla yattım erkenden. Ertesi gün eve götüreceğim şeyleri ve annenin ne kadar sevineceğini düşünerek…
Telefonun sesiyle uyandım. Karanlıktı. Gecenin geç bir saati. Arayan anneydi. Baba durumda yazdıklarımı ve videoyu görmüş çok kızmış akrabaları görürse onuru zedelenirmiş. Hemen dönecek, eşini kesecekmiş. Kadın ağlıyordu. “Ablam affet beni ama ne olur yazdıklarını sil, durumdan çıkar, bir şey getirme bize, aç açıkta ölelim yoksa bu adam öldürecek” dediğinde şoktaydım.
Akrabalar?...1.5 aydır hiçbir katkı yok ama duyarlarsa onur meselesi. Ya 6 çocuk aç açıkta. Üşüyor her biri. Yatakları yok. Üstleri başları berbat ,perişan. Çaresizlik diz boyu bundan değil, yazdığım yazıdan ,akrabalar görürse diye utanılıyor, gurur yapılıyor. Sabahlar olmadı. Sabah hastanedeyken kadın yine aradı. Abla sildin mi diye. “Gece sildim her şeyi” dedim. Koca dönmüş yanındaydı. “Ne haliniz varsa görün, sizi tanımıyorum, tanımak ta istemiyorum” dedim. Bir sürü can aradı gün boyu utana sıkıla anlattım yaşadıklarımı. O 6 evlat için, o fedakar anne için, imkan varken bir şeyler yapamamak içimi acıtıyor. Evet büyük bir felaket yaşandı, varlar yok oldu. Ama dayanışmanın, paylaşmanın nesi kötü?. Hangi akraba hem bir şeyler vermeyip, hem de yapılacakları laf edebilir. İmkanları yok ki, katkıları yok . Görünen köy kılavuz istemiyor. O zaman yapılanı niye hor görsünler? Olamaz böyle bir şey.. Bir şeyler alıp gitsem, bunu problem yapacak, babayla yüz yüze gelmeyi de göze alamadım açıkçası..
Şimdi her mutfağa girdiğimde; onlarda olmayan her şeyi nasıl kullanacağım, sofraya oturduğumda; lokmalar nasıl geçecek boğazımdan? Önümüz kış. O çocuklar nasıl giyinecek ? Soba yok, odun- kömür yok. Hasta olacak o yavrular, o günahsızlar. Benim vicdanım sızlıyor. İçim kan ağlıyor da, o baba hala boş bir gurur peşinde, o evlatlarına nasıl kıyıyor gerçekten çoook merak ediyorum?
Keşke sihirli bir el olsa da, dokunsa o anne ve çocuklarına. İnsana yaraşır bir ortamları olsa, ısınsalar sağlıklı olsalar. Hızırrrr yetiş ne olur. Bu ailenin imdadına yetiş ne olur.
Dayanamıyorum ben. İmdattt. Sesimi duyan yok mu?

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Gülgün Yalvaç - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Manisa Hür Işık Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Manisa Hür Işık Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Manisa Hür Işık Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Manisa Hür Işık Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.